Son zamanlarda artan fiyatlar, menülerdeki yüksek maliyetler ve hizmet kalitesindeki düşüş, birçok mekanın boş kalmasına neden oldu. Özellikle Bodrum ve Çeşme gibi popüler tatil bölgelerinde fiyatlar hızla yükseldi. Bu durum, restoranların müşteri kaybetmesine ve genel olarak dışarıda yemek yemenin maliyetinin artmasına yol açtı.
“UYANIKLAR VE AÇGÖZLÜLER VAR”
Pahalılığın nedenini Reha Tartıcı’ya anlatan Mehmet Yalçınkaya, “Restoranlar artık ‘cost control’ programlarıyla çalışıyorlar ve bu programlar yemeğin fiyatını belirliyor. Ancak sektörde uyanıklar ve açgözlüler var. Biz bu kişilerle iş yapmıyoruz ama onların yüzünden sektörde uzun yıllar emek verenler zarar görüyor. Bu insanlar hak etmedikleri halde kazıkçı olarak görülüyor. Çünkü kaliteli malzeme kullanıyorlar, daha fazla eleman çalıştırıyorlar, Kaliteli malzeme kullanıyoruz, ekstra personel istihdam ediyoruz ve yüksek kira bedelleri ödüyorlar. Bu nedenle maliyetler artıyor ve sonuç olarak fiyatlar yükseliyor.”
“YANLIŞ ALGIDAN RAHATSIZIZ”
Yalçınkaya ayrıca sektördeki eleman sıkıntısına da dikkat çekerek şunları söyledi: “Şu anda ciddi bir eleman açığı var. Bu durum standartlarımızı korumak adına sık sık zamlara gitmemize neden oluyor. Asgari ücretle çalışan eleman bulmak neredeyse imkansız hale geldi. Bir diğer büyük sorun da maliyetlerimiz. Bu maliyetlere doktorlar, ütü, hijyen ve buklet gibi ek giderleri de dahil etmiyorum bile. Üzerimize yapışan bu yanlış algıdan oldukça rahatsızız.”
“ENFLASYONUN DÜŞMESİ LAZIM”
Reha Tartıcı, müşterinin alım gücünün düştüğünü ve bu durumla nasıl başa çıkılması gerektiğini sorduğunda, Yalçınkaya şu açıklamalarda bulundu:
“Maalesef bu kesinlikle doğru. İlk olarak enflasyonun düşürülmesi gerektiğine inanıyorum. İkinci olarak, pandemi süreci yaşadık ve bu dönemde üretim azaldı, ithalat ise arttı. Özellikle lüks restoranlarda kullanılan malzemelerin yüzde 50’si ithal ediliyor. Bugün küçük ve butik restoranlar dışında yerli kalamar ve günlük balık bulmak neredeyse imkansız çünkü mevsim av yasağı dönemindeyiz. Gelen balık genellikle olta balığı oluyor ve bu da doğal olarak ürün azlığına ve talep artışına yol açarak fiyatları yükseltiyor. İnsanlar bu durumu önceden görerek stok yapmaya başlıyorlar. Balığı dondurarak stoklamak mümkün olmadığı için üretimi artırmamız gerekiyor. Ayrıca, lojistik sorunları da var; Türkiye’nin herhangi bir bölgesinden ürünün bize ulaşması ciddi maliyetler doğuruyor. Üreticiden bize kadar olan aracı maliyetler de eklenince maliyetler daha da artıyor.”
“GIDA POLİTİKASINA İHTİYAÇ VAR”
Yalçınkaya, kazıkçı ya da fırsatçı algısının nasıl oluştuğu hakkında ise şu görüşleri paylaştı:
“Bu algı, sosyal medyada paylaşılan adisyonlardan kaynaklanıyor. Ancak unutmamak gerekir ki, restorandaki her ürün pahalı değil. En büyük sorunumuz, paylaşılan adisyonlarda sadece restorandaki en lüks ürünlerin fiyatlarının gösterilmesi. Yayınlanan adisyonlarda genellikle ödenen hesabın büyük bir kısmını tüketilen içkiler oluşturuyor ve bu da algı oluşumunda önemli bir etken. Ancak benim görüşüme göre, ülkemizin ciddi bir gıda politikasına ihtiyacı var. Eğer düzgün bir gıda politikası oluşturmazsak, bu sorunlarla daha uzun süre mücadele etmek zorunda kalabiliriz.”